Kitaba ilk başladığımda amacım sadece hayatta kalmaktı.
“Daha uzun yaşamak ve mutlu olmak zorundayım.”
Ben de elimden gelenin en iyisini yaptım. Kendi hayatıma kendim yol verdim.
“Nereye gidersem gideyim yanındaki koltuk benim. Hayatının geri kalanında da böyle başımı okşayacağına ve yanımda olacağına söz vermiştin, değil mi?”
Orijinal romanda bıçaklanarak öldürülen en güçlü erkek karakter takıntılı gözlerle bana baktı. Hayır dersem dünyayı yok edecek.
“Evet, onu öldüreceğim. O zaman sen de mutlu olacaksın, değil mi?”
Beşinci kardeşim biraz çılgın görünüyordu.
“Oradan buraya kadar her yer benim. Ayrıca senin. Hayallerini gerçekleştirmende yardımcı olacağım için mutluyum.”
Kıtanın en zengin kadını olan dördüncü büyük kız kardeşim haritayı açtı ve bunu söyledi. Seninki gibi büyük bir hayalim yok dersem felaket olur galiba.
“Sorumluluğunda olan Kış Gün dönümü’nü dört gözle bekliyorum.”
Bana hizmet eden uşağın yüzü güldü.
“Verratoux’a bağlanmazsan yarın sabah kalbim duracak. Bunda sorun olmadığına emin misin?”
Asıl halefi olması gereken ilk kız kardeşim beni hayatıyla tehdit etti. Daha da büyük sorun şu ki orijinal hikayede geçtiğinden daha güçlü olan babam şunları söyledi.
“Bağımsızlık? Yiyorsa dene. Bu topraklarda tek bir karınca bile yaşatmayacağım.”
“Kollarımdan ayrılıp kendi başına durabileceğini mi sandın?”
Sonra saplantılı bir şekilde bana baktı. Hepsi tuhaf davranıyor. Her şey ters gitti. Ben sadece elimden gelenin en iyisini yaptım.
Kategoriler: Drama, Fantastik, Manhwa, Romantik
Yorumlar